Toplumun Psikolojik İntiharı

Bir bütünü bütün yapan şey parçaların birbiri ile olan uyumu ve tutarlı olarak birbirilerini tamamlama çabasıdır. Bir aile, bir şirket, bir futbol takımı, bir müzik grubu, bir arkadaş grubu hepsi birer bütündür. Bütün olma motivasyonları ise birbirlerine saygı duymaları, birbirleri ile birlikte hareket etmek istemeleri ve genel olarak sınırların farkında olmalarıdır. Toplum da bir bütündür ve ancak aynı senkron içinde hareket ederse bütünlüğünü koruyabilir.

Genel gözlem olarak bütünlüğün zaten artık eskisi kadar kuvvetli olmadığını hepimiz fark edebiliriz. Ancak bu domino taşı etkisi acaba nereye kadar devam edebilir? Toplumu dinç ve bir tutan çoğu değer yeni nesil tarafından neredeyse bilinmiyor, hatta duyulmamış bile olabilir. Çünkü artık herkes sadece yaşam mücadelesini düşünüyor. Herkes bütüncül bir bakış açısından sıyrılıp bireysel bakış açılarında yaşamlarını sürdürme çabasında. Bakın belirli bir kesim için söylemiyorum, özellikle altını çizerek herkes diyorum. İstisnai durumlar varsa da kaideyi bozamıyor gördüğümüz üzere.

Farkında olmamız gereken ve aslında sürekli gündemimizde tutmamız gereken çok kritik bir konu var. Toplumsal değerler yitirilmeye başlandıkça, aslında bastığımız zemin sağlamlığını yitiriyor. Sistem birbirine bağlı çarklar bütünüdür. Bir çarktaki sorun sistemin tamamına etki etmektedir ve bugün görüyoruz ki sistemdeki çarkların birçoğunda problem var. Eğitim sisteminden çalışma hayatına yeni neslin beklentileri çok farklılaştı. Şu anda ilkokul, ortaokul ve lise döneminde öğrenci olan gençlerimizin çoğunun hedefinde bilimle uğraşmak yok, onlar Tiktok, Instagram, Twitch, Youtube gibi platformlarda fenomen olmayı diliyorlar. Ve hatta şimdiden geleceklerine yatırım yapmak için kendilerine takipçi kazanmak adına içerik oluşturma gayesindeler. Tartıştığımız konu ve bugünün şartlarını yan yana koyduğumuzda neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar vermek hayli zor. Fakat genel olarak bakıldığında bu bakış açısı okula, öğretmene, eğitim sistemine, hazırlık sınavlarına, ders çalışma disiplinine ve bu minvaldeki değerlerin ve öğelerin tamamına doğrudan hasar vermektedir. Okullarda öğretmen öğrenci ilişkileri her gün daha da dejenere olmakta ve sistem buna müsaade etmektedir. Alan da veren de razı olmamalı bu durumdan.

Bu konuya sadece eğitim hayatı olarak bakmayın. Aile içi iletişimlerde bozulmalar, çocukların istismarlara karşı daha savunmasız olması, rant sağlamak adına zorbalığın en üst seviyelere ulaşması, genel akademik başarı seviyesinin düşmesi, izlenmek & dinlenmek adına sözel & fiziksel şiddet davranışlarının artması, ergenlik dönemi depresyonlarının artması, cinsel gelişim ve cinsel yönelim konuları hakkında yanlış bilgilendirilmeler gibi sayabileceğimiz onlarca belki yüzlerce farklı çıktısı olan bir konudan bahsediyoruz.

Sosyal medya ve dijital yaşam konuları gençlerde eğitim sistemine karşı bazı yargılar oluşturmaya devam ederken yetişkinlerin hayatlarında da çeşitli olumsuz deneyimler yaratmaya devam etmektedir. Yetişkinlerin içine hapsolduğu sosyal medya ve sosyal iletişim kanalları artık gerçek hayatta iletişim kurmaya isteksizlik, kendini ortaya koyma konusunda kaygılanma, duygularını ifade etme konusunda çekimserlik gibi farklı noktalara etki etmektedir. Genel olarak bakıldığında farkında olsak da olmasak da sosyal medya hayatlarımızı ele geçirmiş durumda. Sosyal medya insanları duygusal olarak istismar etmektedir. Duygularımızın azalarak yok olmasına zemin hazırlamaktadır.

Tüm bunların sonucu olarak ise ortaya panik bozuklukları, depresyonlar, yoğun anlamsızlık hissi gibi belirtiler çıkmaktadır. Kaos nedir? Kaos tam olarak içinde bulunduğumuz kargaşa halidir. Yeni nesil kendini sahipsiz hissedip oradan oraya savrulurken onları yetiştiren kuşak kendi yaşam mücadelesinde (mecburen) boğuşmakla meşgul. Aralarında köprü yok, yeni kuşak ne bekler ne ister bilmiyoruz. Nesiller arası kopukluğun bu denli yüksek olması toplumsal değerlerin yok olması için maalesef uygun zemin hazırlamıştır. Toplumda herkesin bir derdi var fakat son noktaya kadar kimse durumu toparlamak ya da iyileştirmek için adım atmıyor. İşte bu toplumun psikolojik olarak çöküntüye uğraması için en büyük sebeptir. Akıl ve ruh sağlığı konusunda yapılan bilinçlendirme çalışmalarının çok daha fazla yaygınlaştırılması gerekmekte olup aynı zamanda her bireyi bu anlamda takip edebilecek aile hekimi uygulaması örneğindeki gibi aile psikologları kadrolaştırılmalıdır. Ancak bu şekilde genel bir psikolojik kalkınma programı ortaya konmalıdır. Problemin saptanması için önce problemin ne olduğunu verisel olarak saptamamız gerekir. Aile psikoloğu uygulaması gerçekleştirildiğinde her bireyden alınacak lokal veriler toplamında ortaya toplumsal psikolojik değerler verileri çıkacaktır. Bu veriler doğrultusunda atılacak adımlar çok daha hedef odaklı ve tasarruflu olacaktır.

Yakın gelecekte psikoloji konusunda çok daha farklı konuları tartışacağımızı düşünüyorum. Herkesin, attığı adımda danışmak isteyeceği, sorumluluğu paylaşmak isteyeceği ve bir nebze bağımlı hissedeceği bir psikolog ihtiyacının doğacağını düşünüyorum ki günümüzde de durum yavaş yavaş bu senaryoya dönmeye başladı. Fakat yakın gelecekte psikolojik sağlık olarak toplumsal bir kaosun bizleri beklediğini ve bu duruma hazırlık olarak da akıl ve ruh sağlığı konularında herkesin çok dikkatli olmasını öneriyorum. Temellerimize değerlerimize bir adım bile daha fazla yaklaşmak psikolojik iyileşme açısından çok değerlidir.

 

Uzm. Psikolog Mert Özaydın

Meaning Of Life Akademi

Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi